Hak, insanın doğuştan getirdiği ve daha sonra hukuk düzeninin kendisine verdiği maddi-manevi yetkiler olarak tanımlamak mümkündür.
İnsan hakları, ilk kez 1215 yılında İngiltere’de gündeme gelmiş, resmi olarak 18. yüzyıl sonlarında Amerikan Haklar Bildirgesi ve 1789 Fransız İnsan ve Vatandaş Hakları Evrensel Bildirgesi yayımlanmıştır. Birleşmiş Milletlerin kurulmasıyla insan hakları evrensel hale gelmiş ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin yayımlanması ile; herkesin özgür, onurlu, hakları bakımından eşit oldukları ortaya konmuştur.
1978 yılında Kazakistan’ın Alma-Ata şehrinde Temel Sağlık Hizmetleri konulu bir konferans düzenlenmiş, 134 ülke ve 67 uluslar arası teşkilat temsilcisinin katıldığı konferansta, dünyadaki tüm insanların sağlıklarını korumak ve daha iyi duruma getirmek için hükümetlerin, tüm sağlık ve kalkınmada görevli kişi ve kurumların ve dünya toplumlarının en kısa zamanda gerekli müdahaleleri yapması gerektiği vurgulanmıştır. Yalnızca hastalığın ve sakatlığın olmamasından çok, bedensel, ruhsal ve sosyal yönlerden tam bir iyilik halinin topluca oluşturduğu sağlığın, temel insan haklarından biri olduğu ve bunun da mümkün olan en yüksek düzeyde tutulmasının dünya çapında önemli bir sosyal amaç olduğu ve bu amacın gerçekleştirilebilmesi için de sağlık sektörüne ek olarak diğer bir çok sosyal ve ekonomik sektörlerin de çabalarının gerektiği gerçeği vurgulanmıştır.Toplantı sonucunda, sağlık sorunlarının çözümü ve sağlık düzeyinin iyileştirilmesi için bir Uluslar arası Sağlık Sözleşmesi imzalanmıştır.
Bu bağlamda insan haklarının sağlık alanına yansıması olarak karşımıza hasta hakları çıkmaktadır. Hasta hakları ise, üçüncü kuşak insan haklarının içinde değerlendirilmektedir. Hasta Haklarıyla ilgili ilk resmi deklarasyon Nuremberg Kanunları adı altında yayımlanmıştır. Bu kanun Nazi doktorlarının izin almadan mahkumlar üzerinde yaptıkları işlemler üzerine ortaya çıkmıştır. Buna göre, hekimlerin yapacakları işlemler hakkında mutlaka mahkumları bilgilendirerek onaylarını almaları gerekmektedir.
Hasta Hakları; sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan fertlerin, sırf insan olmaları hasabiyle sahip bulundukları ve T.C. Anayasası, milletlerarası antlaşmalar, kanunlar ve diğer mevzuat ile teminat altına alınmış bulunan haklarını ifade eder. (01.08.1998 tarih ve 23420 sayılı Resmi Gazete)
Bu hakları; genel olarak sağlık hizmetlerinden ayırım yapılmadan yararlanma, bilgilenme, mahremiyet, bilgilendirilmiş rıza, dini vecibelerini yerine getirebilme, şikayet, dava ve sağlık kurumuyla sağlık personelini seçme değiştirebilmek diye sıralamak mümkündür.
Hekim Seçme Hakkı Nedir?
Yazımızın konusunu oluşturan “hekim seçme hakkı”nı biraz daha açmak gerekirse;
Hekim seçme hakkı; hasta ve hasta yakınlarının, en temel hasta hakkı olan sağlık çalışanını seçmesi ve değiştirmesi, teşhis ve tedavilerinde katılımcı rol oynamaları şeklinde ifade etmek mümkündür.
Hekim seçme hakkı; ulusal ve uluslar arası metinlerde şu şekilde yer almaktadır:
“Hasta, hekimini özgürce seçme hakkına sahiptir.”(Lizbon Bildirgesi 1981),
“Hastalar, sağlık sisteminin işleyişi ile uyumlu olarak, hekimlerini veya diğer sağlık personelini ve sağlık kurumlarını seçme ve değiştirme hakkına sahiptir.” (Amsterdam Bildirgesi 28-30 Mart 1994 ),
“Hasta özel veya devlet sektöründe olmasından bağımsız olarak hekimini ve hastanesini veya sağlık hizmeti veren kurumları özgürce seçme ve değiştirme hakkına sahiptir. Hasta herhangi bir aşamada diğer bir hekimin görüşünü alma hakkına sahiptir.” (Bali Bildirgesi Eylül 1995),
“Yeterli bilgiye sahip her birey farklı tedavi prosedürleri (yöntemleri) ve tedaviyi verecek kişiler arasında seçim yapma hakkına sahiptir. Hasta, hangi teşhis ve tedavi yöntemin kullanılacağı ve doktor , uzman veya hastane seçimi konularında karar verme hakkına sahiptir. Sağlık hizmetleri, bu tedaviyi uygulayacak çeşitli merkezler (sağlık kurumları) ve doktorlar ile alınan sonuçlar hakkında bilgi vererek bu hakkın kullanılabileceğini temin etmelidirler. Bu hakkın kullanımını kısıtlayan tüm engeller kaldırılmalıdır. Doktoruna güvenmeyen bir kişi başka bir doktor talep edebilir(seçebilir).” (Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsü (Ana Sözleşmesi) Temel Dokümanı Roma, Kasım 2002),
“Sağlık müesseselerinde tatbik olunan usul ve kaideler mahfuz olmak üzere, hasta; tabibini ve diş tabibini serbestçe seçer.” (1960, Tıbbi Deontoloji Tüzüğü 5 inci Madde),
“Mevzuat ile belirlenmiş usüllere uyulmak şartı ile hastanın, kendisine sağlık hizmeti verecek olan personeli serbestçe seçme, tedavisi ile ilgilenen tabibi değiştirme ve başka tabiplerin konsültasyonunu istemek hakkı vardır.” (1998, Hasta Hakları Yönetmeliği 9 uncu Madde),
“Yataklı tedavi kurumlarında mevcut her klinisyen uzmanın poliklinik hizmeti vermesine yönelik düzenleme yapılarak hastaların hekim seçmesine imkan sağlanır.”(2005, Yataklı Tedavi İşletme Yönetmeliği 8 inci Madde)
“Her hastanın sağlık sistemine uygun olması ve yetkili hekimin uygun görmesi halinde, kendisine sağlık hizmeti sunan kişi ve kuruluşu değiştirme hakkı bulunmalıdır.”(Hasta Hakları ve Sorumlulukları TS-12222-Nisan 1997)
“Hasta, mevzuatın belirlediği kurallara, tıbbi uygulamanın özelliklerine ve kurumun koşullarına göre hekimini seçmekte özgürdür.” (Hekimlik Meslek Etiği Yönetmeliği 22 inci Madde)